Ses Teli Felci

Ses Teli Paralizisi

Ses tellerinin paralizisi, baş ve boyun yaralanmaları, tümörler, hastalıklar, ameliyatlar veya felç sonrasında oluşabilir.

Dalları beyin sapından larenks’e (gırtlak) kadar uzanan ve ses tellerinin hareketini kontrol edip sağlayan Nervus Vagus (10. Kafa çifti) adlı sinirde oluşan bir hasar, ses tellerinin paralizisinin temel sebebidir.

Ses ve yutma problemlerinin derecesi, sinir üzerindeki hasarın hangi seviyede oluştuğuna bağlı olarak değişiklik gösterir. En tipik olarak gözlenen semptomlar aşağıdakilerdir:

  • Ses kısıklığı
  • Seste hava
  • Yüksek sesle konuşabilme yeteneğini kaybetme
  • Tondaki ve ses yüksekliğindeki değişebilirliğin kısıtlanması
  • Çıkan sesin uzatılabilme ve devam ettirilme süresinin kısalması (1 saniye kadar)
  • Yemek yeme sırasında boğulma tehlikesi yaşama ve/veya öksürme
  • Yiyecek ve içeceklerin akciğerlere kaçarak aspire edilmesine bağlı olarak gelişmesi muhtemel pnömoni (ses tellerinin yutma sırasında akciğerleri korumak üzere tam ve yeterli olarak kapanamamalarına bağlı)

Ses tellerinde görülen paralizilerin birden çok çeşidi vardır. Bilateral ses teli paralizisi her iki ses telini de etkisi altına alır, ses telleri kapalı pozisyon ile açık pozisyon arasındaki bir orta noktada takılı kalırlar (paramedyan pozisyon) ve her iki yöne olan hareketlerini de kaybederler. Bu durumda genellikle trakeostomi vasıtası ile boyunda hava giriş çıkışını sağlamak üzere açılacak bir yola ihtiyaç vardır. Bu hava yolu / trakeostomi vasıtası ile, kişinin yemek yemesi sırasında, nefes yolunun yabancı maddelerin girişine karşı korunmasını sağlamak mümkün olacaktır.

Unilateral ses teli paralizisi bilateral paralizilere oranla daha sık olarak görülen bir tıbbi durumdur. Bu durumda yalnızca bir ses teli paramedyan pozisyonda paralize olmuştur ya da hareket açıklığı büyük oranda kısıtlanmıştır. Paralize olmuş olan ses teli diğer ses teli ile titreşim oluşturmak üzere birleşmez, bunun yerine kendi başına anormal bir titreşim gösterir ya da hiç titreşime girmez. Kişi bu durumda çok kısa sürede nefesinin tükenmesi, anlaşılamayacak ve yeterli yükseklikte olmayan bir ses ile konuşma problemi ile karşı karşıya kalır.

Ses tellerinin paralizisinin teşhis edilmesi, ses tellerinin ve larenksin burun ya da ağız yolundan bir endoskopla görüntülenmesi ile mümkündür. Endoskopun ucundaki ışık, ses tellerinin hareket şekillerinin, fonsayon (ses oluşumu) ve dinlenme sırasında incelenebilmesini sağlar. Yutma problemleri ise yine endoskopi yöntemi ile ya da fluoroskopi yöntemi (baryumla karıştırılan yiyecek ve içeceklerin ağızdan yemek borusuna olan hareketlerinin incelenebilmesini sağlayan radyolojik bir tetkik yöntemi) ile teşhis edilip değerlendirilebilir. Tam bir ses – larenks muayesi ve değerlendirmesi, ancak Konuşma ve Lisan Patoloğu ile Kulak-Burun-Boğaz Hekimi’ nin birlikte çalışmasıyla gerçekleştirilebilir.

Bilateral ses teli paralizisi genellikle tıbbi yöntemlerle tedavi edilir ve yemek borusuna güvenli yemek geçişini sağlamak amacı ile trakeostomi yolunun açılmasını gerektirebilir. Ses tellerinin birinin veya her ikisinin birden orta noktaya (birleşme noktasına) daha yakın olacakları bir pozisyona getirilmesini sağlamak amacı ile ameliyatla müdahale söz konusu olabilir.

Unilateral paralizi ise yine tıbbi yöntemlerle ve/veya davranışsal terapi ile tedavi edilebilir.
Tıbbi tedavi yöntemleri arasında, kas-sinir transplantasyonu, medializasyon tiroplasti (paralize ses telinin orta noktaya yaklaştırılması operasyonu) ya da paralize ses telinin genişliğini arttırmak amacıyla ses teline bir maddenin enjekte edilmesi gibi yöntemler yer alır. Davranışsal terapi yöntemleri ise Konuşma ve Lisan Patoloğu tarafından sağlanacak ses terapisi tekniklerinden oluşur ve bu kişi için önerilebilecek tek tedavi seçeneği dahi olabilir. Bu durumda kişi Konuşma ve Lisan Patoloğu’ nun yardımıyla ses tonunu değiştirme, nefes desteğini ve sesin yüksekliğini arttırma ve sesin oluşması için en uygun olan pozisyonu bulma (örneğin: başı bir tarafa doğru çevirme ya da tiroid kıkırdağı manipule etme gibi) yolunda çalıştırılır.

Dünyada yapılan tüm araştırmalar, konuşma/ses terapisinin, teşhis ile tamamen iyileşmenin gerçekleşmesi arasında geçen zaman zarfı süresince uygulanması gereken en etkili tedavi yöntemi olduğunu göstermiştir.